Erol'dan TBMM'de 'terörsüz Türkiye' vurgusu
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM'de yaptığı konuşmada 'Terörsüz Türkiye' sürecinin yalnızca güvenlik politikalarıyla değil, ekonomik kalkınma ve toplumsal hassasiyetlerle birlikte ele alınması gerektiğini vurguladı. Sorunun ancak bütüncül bir yaklaşımla çözülebileceğini söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM’de yaptığı konuşmada “Terörsüz Türkiye” sürecine dair dikkat çekici mesajlar verdi. Erol, konunun tek bir başlıkla açıklanamayacak kadar geniş olduğunu, çözümün ancak bütüncül bir bakışla mümkün olacağını söyledi.
Erol, meseleyi iki ayrı başlıkta ele alınması gereken bir süreç olarak tanımladı. Bir yanda terörle mücadele var; onun devlet politikası hâline gelmesi gerektiğini, zaten bunun doğal olduğunu ifade etti. Diğer yanda ise Kürt meselesi… Bu bölümün doğası gereği siyasetin sorumluluğunda olduğunu, çözümün Meclis ve hükümetin ortak adımlarıyla ilerleyebileceğini anlattı.
CHP’li Erol, bugüne kadar sürece hep destek verdiğini, görüşlerini de her platformda açık bir şekilde dile getirdiğini söyledi.
Söz, kısa sürede bölgenin durumuna geldi. Erol, yıllardır bölgede edindiği gözlemlere dayanarak, meselenin sadece ideolojik tartışmalarla çözülemeyeceğini belirtti. Ona göre en temel ihtiyaç ekonomik kalkınma. 1990’larda boşaltılan köyleri hatırlattı; nüfus kaybı yaşayan bölgenin üreticiden tüketiciye dönüşen yapısının hâlâ toparlanmayı beklediğini söyledi.
Çözüm için de birkaç somut öneri sundu. Her il kendi değerleri üzerinden yeniden kurgulanmalıydı. Diyarbakır’ın sağlık alanında, Elazığ’ın güvenlik ve lojistikte, Tunceli’nin doğa turizminde, Mardin’in kültürel zenginliklerinde, Erzurum’un kış sporlarında öne çıkabileceğini anlattı. Kısacası, istihdam yaratan ve üretimi artıran modeller devreye girmeden kalıcı bir çözümün mümkün olmayacağını söyledi.
Erol’a göre konu sadece siyasi tartışmalarla sınırlı değil; gençlerin hayata tutunacağı bir düzen kurulmadan, insanların üretime katılacağı alanlar oluşturulmadan yol almak zor.
Konuşmasının finalinde de önemli bir noktaya dikkat çekti: Bu sürecin sadece özgürlükler ya da infaz tartışmaları üzerinden yürütülmesinin sonuç getirmeyeceğini söyledi. Türkiye’nin doğusundaki acıyla batısındaki acının aynı sorumlulukla ele alınması gerektiğini vurguladı.
“Bu, hem devletin hem hükümetin hem de siyasetin ortak meselesidir” diyen Erol, 85 milyonun hassasiyetine özen gösterilmesi gerektiğini ifade ederek sözlerini tamamladı.